30 Nisan 2016 Cumartesi

Madame Antoine Konusu



                    Selamlar!Bugün hala izlemekte olduğum bir diziyi tanıtmak istedim.Daha bitirmemiş olmama rağmen diziyi çok beğendim.Bir JTBC dizisi,yani öyle MBC ya da SBS dizisi değil,7.bölümdeyim fakat çok hoşuma gitti.Yani SBS-MBC ya da KBS2 kanallarının dizilerinden başka diziler izlemediğim için garip bir durum aslında.Bitirdiğim de ayrıntılı bir tahlil yapmayı planlıyorum.



                   Konusu:Profesör Sung Joon aşk ile ilgili bir deney yapmaktadır.Deneyde bir kadını üç farklı özelliği olan adamdan birine aşık etmektedir.Amacı ise aşk denen bir olgunun olmadığını kanıtlamak,insanların sadece parası ve görünüşü olan kişilere yakınlaştığını ispatlamaktır.Han Ye Sol ise Sung Joon'un açacağı kliniğin altında kafe işletmektedir ve insanların jest ve mimiklerine dayanarak onlara geleceği Madam Antoine adlı birinden duyduğunu söylemektedir.Acaba bu ikisini ne gibi bir neden bir araya getirecektir?



                 Şunu söyleyeyim tanıtım posterleri berbat.İnsanda hiçbir şekilde diziyi izleme şevki uyandırmıyor.Ben sadece konusunu daha marjinal bulduğum olduğu için başladım.Pişman da değilim,güzel ilerliyor.Bakalım dizi nasıl ve ne şekilde bitecek?Benim önerim sizin de başlamanız.Eğer şu aralar kaliteli bir dizi arayışı içindeyseniz..


                 Şimdi 7.bölümü izlemem lazım :) Kendinize iyi bakın.

Güncelleme!

Arkadaşlar Madame Antoine'da 11.bölüme kadar geldim fakat yarım bıraktım çünkü devamında ne ilgi çekici bir durum oldu ne de farklı bir şeyler.Üzülerek söylüyorum ki ben beğenmedim ve size de önermiyorum.

24 Nisan 2016 Pazar

Evimizin Altındaki Market



                    İzin verirseniz bugün sizi çocukluğunuza küçük bir yolculuğa çıkarmak istiyorum.Hatırlar mısınız,evinizin altındaki ya da karşısındaki bakkal işleten tontiş amcaları ya da nineleri...Mahallede oynamaya çıkardık,her zaman bizi çağırır sakızlar,şekerler verirlerdi.Eve gelince annem bunu kimden aldığımı sorardı,bakkal amca verdi dediğimde de inanmaz,gider kendi bizzat kontrol ederdi:''Hasan Amca bu yumurtayı sen mi verdin? ''Evet kızım,bugün kutuların taşınmasına yardım ettiler de ben de hepsine ödül olarak birer tane verdim.'' Bir zaman kaybolduğum sırada Hasan Amca beni bulmuş,bakkalına getirmiş ve anne-babamı aramıştı.Ben korkuyla beklerken o:''Sakin ol yavrum.''derdi.Annem-babamın evde yapacaklarını bir ben bilirim de ondan böyleyim Hasan Amca,derdim içimden.Tahmin ettiğim gibi de oldu.Annem dükkanın kapısından bir hışımla girdi,gözü beni aradı,bulduğunda da öfkeli öfkeli üzerime gelmeye başladı:''Neredesin sen eşek sıpası!'' ''An-n-ne ka-a-ayboldum,bilmiyorum.'' ''Seni ne kadar aradım haberin var mı?!Ne halt etmeye gidiyorsun oraya buraya!'' Hasan Amca araya girdi:''Aman yavrum,neden bu kadar kızarsın küçücük çocuğa.Ben gönderdiydim bir yere,sonra kaybolmuş işte...'' O anda Hasan Amca'ya öylesine hayran oldum ki.Halbuki ben arkadaşların peşinden gitmiş,yanlış sokağa girince de kaybolmuştum.Eve gidince özellikle de annemden iyi bir dayak yiyeceğimi biliyordum ama acı vermemesini umuyordum.Şimdi ise Hasan Amca kurtarıcım olmuştu.''Öyle mi Hasan Amca?Haberim yoktu,kusura bakma.'' ''Gittiğinde çocuğa kızdığını duyarsam ömür billah konuşmam senle,anladın mı?''

                    Zamanla büyüdük,biz bir şeyler verir olduk artık.''Hasan Amca bu senin.'' ''Aman yavrum ne gereği vardı.'' ''Olur mu Hasan Amca,o kadar emeğin var üzerimizde.Güle güle kullan.'' ''Sağol evladım Allah razı olsun.''Her zaman mütevaziydi bizim Hasan Amcamız.Mahallenin en yaramaz çocuğu bile Hasan Amca'yı sürekli ziyaret eder,annesinin yaptığı yoğurtlardan,peynirlerden mutlaka getirirdi.Sonra biraz daha büyüdük,üniversiteye gidecek yaşa geldik.Ayrılık vakti gelmişti bizim için.''Hasan Amca çok yorma kendini,tamam mı?'' ''Tamam yavrum.Size o kadar alıştıydım ki ne yapacam şimdi bilmem.'' ''Ziyaretine geleceğiz Hasan Amca,merak etme sen.'' ''Kaç saatlik yoldan beni mi ziyarete gelcen yavrum,olur mu öyle şey?'' Yakın arkadaşım Merve:''Neden olmasın Hasan Amca,ailemizi de ziyaret etmezsek kimi ziyaret edeceğiz.'' O anda Hasan Amca'nın gözünden yaşlar boşalıverdi.O ağlayınca karşısına dizilmiş biz gençler de ağlamaya başladık.Ama ne fayda.20-30 dakikamız ağlayarak geçmişti sanırım.


                    Sanki annem-babam ölmüşcesine ağlıyordum Hasan Amca'nın cenazesinde...Ne çok hakkı vardı üzerimizde.Eminim hepimizin böyle amcaları-teyzeleri olmuştur çocukluğunda.Ailemiz bizi korurdu,bizi de ailemize karşı korurdu.Allah rahmet eylesin.Mekanın cennet olsun Hasan Amca!


                    Sizin de böyle anılarınız varsa paylaşın benimle lütfen.Kendinize iyi bakın...

23 Nisan 2016 Cumartesi

Araba Süremeyen Ehliyetliler



                     Araba süremeyen ehliyetliler...Bu ne demek diyeceksiniz şimdi.Ehliyeti ellerine bedavadan verilmişcesine oraya buraya sağlı sollu gidenleri kastediyorum.Geçenlerde başıma bir olay geldi.Karşıdan karşıya geçeceğim.Sağıma-soluma baktım.Soldaki araba baya bir uzakta.Dedim,geçeyim ben.Benim yola atılmamla araba hızlanmasın mı?Adımlarımı sıklaştırdım bu sefer daha da hızlandı.Ben de sinirlendim,minik minik adımlarla yolu geçmeye devam ettim.Sol koluma 10 metre mesafe kala durdu.Arabadan indi:''Ne yapıyorsun kadın,geçeceksen geçsene,ne diye adamı oyalıyorsun?'' dedi.''Peki,'' dedim,''sizin yaptığınız neydi peki?Ben karşıya geçecekken hızlanmakta neyin nesi?Ya benim canım çok ucuz ya da sizin dışarıdaki hayatınız.''dedim.''Acelem vardı,ne var bunda!'' ''Ben geçmeden önce hiç de aceleniz var gibi durmuyordu.'' Benim diklenmemle adamın elini havaya kaldırması bir oldu.O anda yanımızdan geçen başka bir adam tuttu kolunu:''Ne yapıyorsun lan sen!''diye adama girişmeye kalktı bu sefer.Diğer adam hiddetlenince bu geri çekildi.Ben:''Lütfen sakin olun.''dedim ama ne fayda.Adamın gözünü ateş bürüdü bir kere.''Ne sakin olması bacım!Nerede görülmüş bayanlara el kalktığı!''Bu lafıyla kalbimi fethetmiş olsa da o anda durumu kurtarmak zorundaydım ve:''Çok teşekkür ederim beyefendi fakat gerçekten değmez.Biz bu işi karakolda çözeriz ancak.'' dedim.Bu sefer bana el kaldıran adam daha bi'korktu:''Kusura bakmayın hanımefendi,sinirlendim,hakim olamadım kendime.Affedin beni,n'olur.'' dedi.''Çabuk bayandan özür dile!'' dedi diğeri.''Özür dilerim,kusuruma bakmayın.'' dedi bu sefer.''Tamam önemli değil.'' dedim.Adam arabasıyla uzaklaşırken diğeri:''Bi'şeyiniz yok inşallah.'' dedi.O anda adama bir kez daha hayran oldum.Bize el kaldıran haysiyetsizler olduğu kadar,bizim değerimizi bilen adam gibi adamlarında bu dünyada hala var olduğunu öğretti bana.
               


                      Velhasıl böyle olaylar hep benim talihsiz başıma gelir.Ne var ki,böyle insanlar da var bu dünyada insan hayran olmadan edemiyor.Bazıları da var ki infazlar böyleleri için gelmeli,diyecek kadar...Ben o gün şanslıydım diğer adam sayesinde.Fakat bir başkasının başına gelse böylesi ve benim kadar şanslı olamasa...Dünya değişiyor,insanlarda değişiyor.Biz değişmeyelim.Hep aynı,saf-temiz halimizle kalmaya devam edelim...

Çocuklar ile İlgili Her Şey



                               Bugün 23 Nisan olması vesilesiyle biraz çocuklardan bahsedelim dedim.Bu aralar çocuklar için yapılan çizgi filmler,animasyon filmleri,minik minik giysiler-çoraplar yani hemen hemen her şey,öyle titizlikle işleniyor ki şaşıp kalıyorsunuz.Ve bir o kadar da pahalılar.Ticaret zekası öyle bir hale geldi ki,anne-babaların çocuklarından hiçbir şeyi esirgemeyeceği fikrinden yola çıkılarak her türden şeyi üretiyorlar ve maliyetinden kat be kat fazlasına satıyorlar.Yani bu zamanda çok çok para kazanmak istiyorsanız çocuk sektörüne girmeniz tavsiye edilir :)


                               Ve yapılan şarkılı türkülü çocuk videoları...7 aylık kardeşim olması sebebiyle fazlasıyla aşinayım yani bu duruma.Y'tube'da milyonlarca izlenmiş öyle çocuk videoları var ki...Senin bile izleyesin geliyor.Bir gün ağzıma takılmış:''Sıkıştıysan sıkıştıysan koş hemen tuvalete.''Sonra bir baktım sokaktaki insanlar kıkır kıkır gülerek bana bakıyor.Kızım dedim kendi kendime,Allah canına almasın.


                               Bir gün dedim,şu sıpaya bir hediye alayım.Çeşit çeşit mağazaya girdim,Çağrı'dan çok kendime alasım geldi.Sonra dedim,saçmalama.Ne işin var bu yaşta oyuncaklarla...Buna rağmen dayanamadım ve kocaman bir Tweety aldım kendime.Küçük kedimize de başka zamana dedim artık.Sanırım o gün hiçbir zaman gelmeyecek...


                             Demek istediğim zamanımız öyle modernleşti ki her türden her şeyi üretiyorlar.Özellikle de çocuklar için.Çocuklarla birlikte yetişkinlere de hitap edelim demişler ve bu sektördeki her şeyi her kesime sevdirmeye çalışmışlar.Başardılar da...Her yetişkinin odasında (bende dahil) miniğinden de olsa bir ayıcık bulunuyor.

                             23 Nisanınızı en içten dileklerimle kutlar,umarım ilerleyen yıllarda da bu zamandaki gibi çocuk bayramımıza gereken özeni göstermeye devam ederiz.

22 Nisan 2016 Cuma

She Was Pretty Konusu-Dizi Yorumu



Selam çingularım.Uzun zamandır yazamadığımın farkındayım bu yüzden bunu izlediğim dizimi tanıtarak telafi etmek istedim aynı zamanda başka insanları niye bu güzel diziden mahrum edeyim dedim.Diziye yayınlanma döneminde başlamış ve 11.bölüme kadar ilerlemiştim.Daha sonra sınavlar vs.derken dizi aksadı,aksayınca da ben soğudum.1 hafta önce diziye baştan başladım ve bugün bitirdim.


Oyuncularımız Park Seo Joon,Hwang Jang Eum,Choi Siwon ve Go Joon He.Öncelikle şunu belirtmeliyim diziye bayıldım.Diziden kalite akıyordu resmen.Hele hele uzun zamandır kaliteli bir Kore dizisi bulamamışken ilaç gibi geldi diyebilirim.Beğenmediğim tek bir yönü vardı o da finaliydi,her Kore dizisinde olduğu gibi.Öyle zorlama olmuş ki 16 bölümlük Kore dizilerine karşı ön yargımı koruma ihtiyacımı fazlasıyla tatmin etti.Aslında Park Seo Joon için başlamıştım diziye.Şu Kill Me Heal Me'de ikinci adam olan Seo Joon için.Genelde ikinci adam fanıyımdır dizilerde (bof hariç-jun pyo varken ikinci adama bakabilmek mümkün mü :).Kill Me Heal Me'de de bu huyum değişmemişti.Ve gene salya-sümük gene gözyaşı.Sanırım Kill Me Heal Me'de o çifti seven bir tek bendim çünkü Y'tube'da ikisiyle ilgili hiçbir videoya rastlamadım.Her neyse,konumuza dönecek olursak,Choi Siwon'un profesyonel anlamda ilk oyunculuk deneyimiymiş sanırım.Yani bir dizisi var ama ben onu çok profesyonelce görmüyorum.Başarılı olmuş mu derseniz,fazlasıyla hem de.Başından beri oyuncu olsaymış da o güzel yeteneklerinden hiçbirimiz mahrum kalmasaymışız keşke...Hwang Jang Eum'a laf yok zaten.Benim gözümde Ha Ji Won bir,Jang Eum iki...


Konusuna gelecek olursak:Seo Joon ve Jang Eum çocukluk arkadaşıdır.Jang Eum çok güzel bir kız,Seo Joon ise tombiş bir çocuktur.Seo Joon'un Amerika'ya taşınmasıyla yolları ayrılır.Yıllar sonra Kore'ye gelen Seo Joon Jang Eum'a mail atar ve buluşmayı teklif eder.Seo Joon'dan mail alan Hwang Jang Eum deyim yerindeyse havalara uçar.Buluşma yerinde Seo Joon'un kendisini tanımamasına üzülen Jang Eum kendisi yerine en iyi arkadaşı Joon He'yi gönderir.Çünkü eski güzel halinden eser kalmamıştır.



                   Hazırsak eğer karakterlerimizi tanıyalım:



Hwang Jang Eum-Kim Hye Jin


Başta güzellik abidesi iken daha sonraları babasından aldığı genlerin baskın çıkmasıyla çirkin birine dönüşüyor.Bence çirkin değil bakımsız duruyordu daha çok.(kore dizisi klişeleri vol 2).Her dizide olduğu gibi sonradan güzel birine dönüşüyor haliyle :).Hoşuma giden ayrıntılardan bir tanesi de çirkin yüzünün zaman zaman gösterilmesi oldu.Yaptığı makyajla oluşturulan güzelliğe sadık kalınmadı.




Park Seo Joon-Ji Seung Joon


 
Tombiş çocuğumuz büyünce yakışıklı bir adama dönüşmüş ve Baş Editör Yardımcısı sıfatıyla ''The Most'' adlı dergide çalışmaya başlamış daha sonra Kore'ye gelmiştir.Amerika'da kaldığı süre içindeyse soğuk ve samimiyetsiz bir adama dönüşmüştür.


Choi Siwon-Kim Shin Hyuk

The Most dergisinde Editör sıfatıyla çalışan Shin Hyuk'umuz,Kim Hye Jin'in The Most'a stajyer olarak gelmesini sağlamıştır.Geldiği zaman itibariyle de sürekli ona takılmaktadır.Bir süre sonra Hye Jin'den hoşlanmaya başladığını hisseder.Fakat hislerine karşılık bulamaz :(



Go Joon He-Min Ha Ri

Kim Hye Jin'in en yakın arkadaşı Min Ha Ri.Hye Jin kendini Seung Joon karşısında fazla yetersiz bulduğu için en yakın arkadaşını kendisi yerine Seung Joon'la buluşmaya göndermiştir.Başlarda oyun olsa da Min Ha Ri yavaş yavaş Seung Joon'dan hoşlanmaya başlayacaktır.


Not:Bu bölümden sonrası spoiler içerir!



                      
Dizide bayıldığım birçok ayrıntı var,hangisinden başlasam bilemiyorum.Öncelikle Hye Jin'in güzelleştikten sonra da aynı karakterde bırakmaları hoşuma gitti.Çünkü senaristler bir kızı güzelleştirdi mi karakterini de bir o kadar bayağılaştırıyorlar.Küçük küçük serpiştirilmiş gizemler ise dizi boyunca zevkimize zevk kattı.Özellikle Kim Poong Ho'nun başkanın oğlu çıkmasına baya şaşırdım çünkü başından beri Shin Hyuk diye tahmin ediyordum.Neredeyse emindim hatta.Min Ha Ri'nin giysilerine ise bayıldığımı söylemeliyim(ve fiziğine :).The Most ekibi ise sıcak mı sıcak aile gibi bir ekipti.Hiçbir samimiyetsizlik sezmedim.Beğenmediğim tek yönü,yukarıda da bahsettiğim gibi finaliydi.Öylesine zorlamaydı ki izlediğim 15 bölümün güzelliği bir anda uçup gitti sanki.Artı olarak son 2 bölümde Kim Shin Hyuk'u çok az gösterdiler.En azından düğünlerini göstermeliler ve Shin Hyuk'u da orada ortaya çıkarmalılardı bence.Buna rağmen çerezlik bir dizi olarak kalmadı gözümde...

                       Sonuç olarak diziyi beğendim.İzleyin,izlettirin!




BONUS!