25 Temmuz 2016 Pazartesi

Fedailerin Kalesi:Alamut-Kitap Yorumu


Mersin'deki sokak kitapçısının ısrarlarıyla aldığım bir kitaptı Alamut.Kitap ucuzdu,benim de param vardı,düşünmeden aldım hemen.Stok yaptım çünkü şehre gidince bu kadar ucuza alamayacağımı biliyordum.

Kitabın konusu Hasan Sabbah.Yani Haşhaşiler zamanından bahseden tarihi bir roman.Zevkle okuduğum ilk tarihi roman diyebilirim.

Başta benimseyemedim kitabı.Çöller,develer falan deyince aman,dedim,bu kitap bitmez.Fakat aksine hiç Arap coğrafyası çözümlemelerine yer vermemiş.Sadece Haşhaşiler,Hasan Sabbah ve onun psikopatik düşünceleri ve Büyük Selçuklu Devleti'nden söz edilmiş.

Eğer Hasan Sabbah ve Haşhaşilere dair bir şey bilmiyorsanız,araştırmadan okumanızı öneririm.Çünkü olay akışını bilmediğiniz bir romanı okumak,romanı daha zevkli bir hale getirecektir.

1900'lü yılların başında yazılmış bu roman.Hatta yasaklandığı dönemler olmuş.İlk gerçekçi baskı 1960'lı yıllarda Wladimir Bartol öldükten sonra yapılmış ve roman ondan sonra rağbet görmeye başlamış.

Kitap hakkında yapabileceğim fazla bir yorum yok.Beğenmediğim yönü yoktu,beğendiklerim ise çok fazlaydı.Çok fazla ayrıntıya girip sizi sıkmam istemem.O yüzden bu yaz zamanında vakit geçirmek için önerebileceğim güzel kitaplardan bir tanesi.Umarım beğenirsiniz...







Bugünlerde Gençlerin Ortak Sorunu:Hangi Üniversite?




Lys sonuçlarının açıklanmasıyla bütün gençleri aynı sorun sardı:Hangi üniversiteye gitmeliyim?Kendimce dört gruba ayırdım bu gençleri;

1)Puanı iyi gelmiş nereye gideceğini bilemeyenler
2)Hedefi belli olan fakat puanı kötü gelenler
3)Puanı iyi gelip gideceği yerde belli olanlar fakat ailesiyle ortak bir noktada birleşemeyenler
4)Puanı kötü gelip 'Seneye inşallah.' kafasına girenler


Ben bu dönemi atlattım Allah'tan.O yüzden gençlerimize sabır ve hayır diliyorum bu konuda.Bana göre yukarıdaki maddelerden en tehlikelisi madde 3.Bizzat halamla yaşıyorum hatta.Yani halam yaşıyor ben seyirci kalıyorum.Bir kuzenim var ilk dokuz binde,psikoloji okumak istiyor fakat eniştemle anlaşamadı.Diğeri ise sıralamayı ilk on bin de bekliyordu hedefi İtü'ydü fakat ilk yirmi beş bin de geldi sıralama.Şaşırmakla beraber çok da sinirlendi haliyle.


Psikoloji okumak isteyen kuzenim Sedef,İstanbul'a gitmek istiyor fakat eniştem İstanbul'a göndermek istemiyor.Eniştem İzmir'e git diyor,bunu da kuzenim istemiyor.Hayal kırıklığına uğrayan Yalın'da İstanbul'a gitmek istiyor.Ama orada gideceği üniversite iyi değil.Ona da İzmir'e ya da Ankara'ya git deniyor,bu istemiyor.Çok iyi burs imkanı olan üniversiteler var,onu da eniştem istemiyor;biraz da ırkçı davranış sergileyerek.Ne olacak bilmiyorum.


Şimdi Allah'tan yönlendirenler var.Babamgilin zamanı daha kötüymüş.Adam tıpı kazanacak puan almış fakat Ziraat Mühendisliği okumuş.Diğer halam desen öylesine.İlk tercih yapılırmış o zamanlar,daha sınava girmeden.Halam da kendine güvenip Dokuz Eylül Tıp,Hacettepe Tıp yazınca gelmemiş haliyle.'Halbuki bir Konya ya da Eskişehir yazsaydım gelirdi mutlaka ama hırsımın kurbanı oldum.' der halam.Hırstan ziyade bilgisizlik.En önemlisi eğitim şartları.Puan almadan tercih yapmak nedir Allah aşkına?


Gençler,fazla stres altındasınız,ne deseniz haklısınız.Ama benim sizlere tavsiyem önceliği ne ailenize verin ne de kendi isteklerinize.Önceliği gelecekteki çıkarlarınıza göre vermeye çalışın.'Hangisi seçersem daha çok avantaj arz eder benim için?' Bu fikirden yola çıkarak düşüncelerinizi şekillendirin.Şimdiden hepinize başarılar :)

23 Temmuz 2016 Cumartesi

N'olur AyrılaIım:Yok Böyle Bir Dizi!


Yok böyle bir dizi dediğime bakmayın.Bunun çevirisi:'Yok böyle bir oğlan! '.Kiraz Mevsimi'nde yardımcı oyuncu olarak oynamıştı adamımız. Potansiyeli tam on ikiden yakalamışlar.


Dizimizin kısaca konusu:Ulaş'ın kötü bir ünü vardır:Ayrıldığı her kız,sonrasında kısmetine kavuşmaktadır.Turgay Atalay, bir reklam şirketinin yapımcısıdır.Bu olay Turgay'ın dikkatini fazlasıyla çeker.Ajansındaki oyunculardan birini Ulaş'a yaklaştırmak isteyerek bir program yapmayı amaçlamaktadır. 


Dizinin konusu bir filmden alıntı.Fragmanlarını çok saçma bulduğumu itiraf etmeliyim.Fragmanından yola çıkarak hayal ettiğim konusu da bir o kadar antipatikti.Dün dizinin ikinci bölümünü tesadüfi bir şekilde izlemem ile bu durum tamamen değişti.Beni izlemeye teşvik eden baş aktördü zaten, bu vesileyle diziden de hoşlanmış oldum. 




Yaz dizisi olduğu için kısa sürecek maalesef, diyeceğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz.Yüzde bir milyon ihtimalle dizinin suyu çıkartacaklar.Ama o zamana kadar takipteyim.Eğer izlemiyorsanız vakit kaybetmeden başlayın derim :)



22 Temmuz 2016 Cuma

Korkularımız Nelere Kâdir?


Bu dünyada hepimizin korktuğu, tiksindiği ya da görmeye dayanamadığı bir şey vardır mutlaka. Ben böceklere dayanamam mesela.Ama 'Ayyy!Böcek var! değil.'Anneaaaa!Böceggghhh varggghh!'Yerde ise çıkıyorsun bir yerlere ama uçuyorsa?Korktuğumu bilirler gibi takip ederler üstelik.


Ablam attan,deveden,hatta aslandan bile ürkmez (yetkili birinin kontrolünde sevmişliği bile var) fakat yılanlardan çok korkar.'Yılanı nerede görecek sanki?' diyeceksiniz.Bunun korkusu (belki de tiksintisi) çok aşırı seviyelerde.Yılanın fotoğrafını görmesi yetiyor.Yüzü binbir şekle bürünüyor.Şakasını yapayım derken dayak yemişliğim bile vardır küçükken. 


Annem ise merdivenlerden korkar (çok garip olduğunun farkındayım).Ama arkasında çok trajik bir olay yatıyor aslında. Küçükken çok basamaklı bir merdivenden yuvarlanmış.Uzun bir süre yoğun bakımda kalmış. Hatta ayak bileğinde o zamandan kalan küçük bir iz bile var. 'Eeee? Annen hiç mi merdiven çıkmıyor? ' Çıkıyor ama yanında biri varsa. Yalnız ise kesinlikle çıkamıyor. 


Bazıları dalga geçilebilecek kadar saçma ve komik.Bunları isteyerek seçmedik hiçbirimiz.Ama üstüne giderek yenebiliriz belki (bir defa denedim çok da iyi sonuçlanmadı).


Peki sizin fobileriniz neler?

19 Temmuz 2016 Salı

Adam Fawer'ın Yeni Kitabı OZ


D&R girdiğimde görmemle almamın bir olduğu bir kitap Oz.Neden?Çünkü Adam Fawer'ın kitabıydı.Hayran olduğum Olasılıksız'ın yazarı Adam Fawer'ın.

Olasılıksızın kurgusu hayal edilemez nitelikteydi.IQ'su Einstein seviyesinde olmayan birinin bu kitabı yazması mümkün değil bana göre.Fakat Adam Fawer tarz değişikliğine mi gitmek istedi ne oldu bilinmez Oz'u yazmaya karar vermiş.Oz,beklediğimden çok daha farklı bir kurguya sahip.En azından Adam Fawer'dan beklediğim kurgudan.

Kurgu farklı olsa da yazarın üslubu Olasılıksız'dakiyle aynıydı.

Oz büyücüsünden esinlenerek yazılmış fabl tarzında fantastik bir kitap.Gerçek Oz hikayesini okumadığım için hikayeyle benzerliğini karşılaştıramayacağım.

Hikaye fabl tarzında lakin bazı betimlemeler midenizi bulandırabilecek cinsten.

Sayfa 117'ye geldiğimde olaylar çözülmeye başlamamıştı bile.Aksine meraklandırıcı düzeyde ilerlemeye devam etti.180.sayfadan sonra ise olaylar heyecanlı bir hal almaya başladı.Bu da demektir ki kitabın tadını çıkarmak için sıkıcı ilk yarısına katlanmak zorundasınız.

Kitabın önsözü beni çok duygulandırdı.Yazar,Olasılıksız'ın Abd'de pek rağbet görmezken Türkiye'de şaşırtıcı düzeyde satış rekorları kırmasından dolayı mutluluğunu ifade etmiş.Bu kitap nasıl beğenilmez ki?Aklım almıyor doğrusu.

Benim tavsiyem;Eğer Olasılıksız gibi bir kitap bekliyorsanız çok yanılıyorsunuz.Bendeki kanı öyleydi bu yüzden müthiş bir hayal kırıklığına uğradım.Yani kitapçıya gidip paranızı harcamaya değecek türden bir kitap değil.Ama biri size hediye ederse mutlaka okumalısınız.

Benim kitap hakkındaki analizlerim bunlar.Siz okudunuz mu?Okuduysanız neler düşünüyorsunuz?


16 Temmuz 2016 Cumartesi

Milletimizin Başı Sağolsun!


Bu ülke yıllarca akıllardan çıkmayacak bir olay yaşadı dün gece.2016 yılında,çocuklarımız daha darbe nedir bilmezken,Tsk hükümete el koymaya çalıştı.Siyasi açıdan tartışılacak birçok yönü var bu konunun lakin benim asıl üzüntüm birçok askerimin,polisimin,halkımın hunharca katledilmesi.Bu ülkenin tek dayanağı olan milli güçlerin birbirine düşürülmeye çalışılması.Olayın en acı tarafı ise,buna rağmen halkımızın bilinçsizce askerimizin üzerine gidişidir.18-20 yaşındaki sadece emir eri olan,ana kucağından asker ocağına daha yeni adımını atmış küçük askerlerimize yapılan bu işkence niye?

Böyle bir ülkede yaşadığım için Allah'a şükrediyorum.Oğullarını böyle vicdanlı ve merhametli olarak yetiştiren analarla gurur duyuyorum.Hangi ülke polisi yapardı bunu?Kim o askerlere böyle merhametli davranırdı?O diyalog hiçbir zaman aklımdan çıkmayacak:'Oğlum affet,dövme oğlanı!' 'Ne dövmesi teyzeciğim sarılıyorum ben ona!Kardeşim o benim!'Siz unutabilir misiniz?O tankın içinden çıkmaya çalışıp halk tarafından linç edilen askere çevik kuvvet polisinin sarılarak onu oradan çıkarmaya çalıştığını?

Bizi birbirimize düşürmeye çalıştılar.Fakat herkes gördü bu halkın taklit edilemez cesaretini.Askerin-polisin birbiriyle nasıl kardeş kalabildiğini.Türk her yerde Türktür!Bunu kimse değiştiremez!Geleceğin nesli olarak bizlerde her zaman aynı kalalım.Bizim birbirimizden başka kimsemiz yok çünkü.

Not:Şehitlerimizin anısına 2 gün paylaşım yapmayacağım.

14 Temmuz 2016 Perşembe

Shrek:Çocukluğumuzun Animasyonu


Çok eski zamanın bir filmidir Shrek.Aynı zamanda her kesim tarafından da sevdirmiştir kendini.Türkiye'de 2001 yılında vizyona girdi.Aslen bir masaldan uyarlanan animasyonun bir Oscar ödülü bile var.

En son çekilen Shrek filmi Shrek 5:Mutlu Yıllar.Tabii bu filmde olayın suyu çıkartılmış.Çok tutan bir film olunca uzat uzatabildiğin kadar.Benim en sevdiğim Shrek filmi ise Shrek 2'dir.Hala şu zaman bile bıkmadan usanmadan açar izlerim.Bu serinin kendini bana diğer filmlerinden daha çok sevdirmesi müzikleri olabilir pek'ala.Her müziği ayrı güzeldi.Özellikle 'O Benim Dünyam'.En sevdiğim sahnesi ise Shrek'in büyük kurabiye ve diğerleriyle saraya girmeye çalıştığı sahneydi.

Küçükken babam Vcd Player almıştı.Herkeste yoktu o zamanlar.Nadirdi sayısı.Bana da her zaman animasyon filmlerini kiralardı.Bende bu gavur icadını (babannemin tabiriyle) çözünce,sürekli açar açar izlerdim.Özellikle Aslan Kral,Charlie'nin Çikolata Fabrikası ve Shrek en çok sevdiğim filmlerdi.

Babam filmi kiralayınca geri vermek zorunda kalırdı haliyle.Bende yalvarırdım:'Babaaaaaa!Lütfen filmlerimi verme!' İşe yaramazdı tabii.Ben ağlayarak kendini acındıran çocuklardan da değildim.Olamadım daha doğrusu,çünkü babam izin vermezdi.'SeRa çocuk gibi ağlama karşımda!' O zamanlar ki yaşım göz önüne alınırsa ya ben aptalmışım ya da babamdan çok fazla tırsarmışım.

Bazı insanlarda şu anlayış var:'Sen çocuk musun da animasyon filmlerini izliyorsun?' Yetişkin sıfatına sahip olmak çizgi film izlememize engelmiş de benim mi haberim yok.Arada bir içindeki çocuğu çıkarmak iyi değil midir?Kendini bize alıştıran bu sevimsiz dünyadan kısa bir süre olsun uzaklaşmak çocukluk mu oluyor şimdi?Fakat artık bu laflara aldırmıyorum.Yeri gelir,aksiyon filmi izlerim yeri gelir aşk yeri gelir animasyon.

Peki sizin çocukluğunuzun animasyonu hangisiydi?




13 Temmuz 2016 Çarşamba

Dertsiz Bir Gün Verin Bana!


Ne güzel olurdu değil mi?Dertsiz,tasasız bir gün geçirmek.Hiçbir sıkıntı yaşamadan,güle oynaya eğlenmek.Zorluklara göğüs germeden hayatını sürdürebilmek.

İsyan ediyoruz bazen.'Allah'ım!Neden benim başıma bunlar geliyor!'Peygamber sabrı yok ki bütün sıkıntıları söylenmeden atlatabilelim.Neler neler yapıldı Peygamberimize.Deve leşi mi dersin,aç-susuz kalmak mı dersin yoksa suikast mi?O peygamberdi,diyorsunuz.Haklısınız da.Bizde onun sabrı yok belki fakat kapalı tutabileceğimiz bir ağzımız var.Allah'tan yardım dileyebileceğimiz aklımız-fikrimiz var.Sıkıntılarımızı paylaşabileceğimiz kimselerimiz var.

Düşünüyorum Allah bize hiç sıkıntı vermeseydi ne olurdu,diye.Sıkıntılar,güçlükler verilmeseydi biz olmazdık ki.Hepimiz bir olurduk.Yer,içer,eğlenirdik.Hiçbir şeyin sorumluluğunu almadan sürdürür giderdik hayatı.Gösterdiğimiz sevginin karşılığını alamayınca acı çekmezdik,geceler boyu ağlamazdık.Babam bana niye tokat vurdu diye kırılmazdık,isyan etmezdik.Ben bugün ne yaptım da bu çocuk bana davrandı diye kafa patlatmazdık.Bayram ziyaretine gitmediğimiz annemizin gönlünü almak için sürprizler yapmaya yeltenmezdik.

Her şeyi böyle sıralayınca ne de güzel hissettik değil mi?Fakat bir şeyleri eksik hissettik sanki.Annenin gönlünü alamamanın hayal kırıklığı mı?Karşılığını alamadığın sevginin hüznü mü?Yanlış yaptığın hareketin sorumsuzluğu mu?Ya da isyan edemediğin için oluşan öfke patlaması mı?Biz buyuz işte.Bağırırırız ama özür dileriz.İsyan ederiz ama affederiz.Yanlışlama oluşan bir durumu öteki gün gün yüzüne çıkarmaya çalışırız.Biz insanız çünkü.

Budur insan olmak.Bir gün çaresizliğin dibinde, diğer gün tutkunun zirvesinde.Değiştiremeyiz.Peki siz,değiştirmek ister miydiniz?

12 Temmuz 2016 Salı

Umut Vaat Eden K-Pop Grupları

K-Pop,son yıllarda başarılarını zirveye taşımaya başlamış Güney Kore müzik akımına verilen isim.Güney Kore müzik şirketleri bireysel performanstan çok şarkıcı grupları çıkarmayı daha çok seviyor.Tabii bu gruplara katılmak o kadar da kolay değil.İlk önce binlerce kişi arasından seçilmelisiniz.4-5 yıl arası bir staj dönemi geçirmelisiniz.Ardından yüzlerce stajyer arasından seçilip bir gruba dahil edilmelisiniz.Ve bu uzayıp gider...

K-Pop gruplarının ömrü 10 yıl kadar.Şirketler grup üyeleriyle uzun soluklu anlaşmalar imzalamayı tercih ediyor.Kız gruplarının ömrü bu kadar uzun değil tabii.Erkekler bu kulvarda daha çok rağbet görüyor.

Gelgelelim şu zamanda Bigbang gibi globalleşebilecek birkaç K-Pop grubu var.Haydi gelin onlara hep birlikte bir göz atalım;

1)BTS (Bangtan Boys)




JYP'nin eğlence amacıyla açtığı yan şirket Big Hit'in erkek grubu Bts.

Grup isminin anlamı ne kadar saçma olsa da (Kurşungeçirmezler),şu ara yükselişe geçen erkek gruplarından bir tanesi.'Mükemmel' olarak da anılıyorlar çünkü çıkış yaptıkları ilk zamanda bile sanki çaylak değil yılların grubu gibi performans sergiliyorlardı.

Çıkışlarını 2013 yılında No More Dream ile yaptılar.Bts şarkıları içinde sevmediğim tek şarkı belki de.Aynı yıl içinde 6 kez Yılın Çaylağı olarak ödüle layık görüldüler.

Grubun en büyüğü 1992'li (Jin), en küçüğü 1997 doğumlu (Joongkook).Evet,bende duyduğumda çok şaşırmıştım.Hatta Dope klibini izlerseniz aslında 97'li gibi durmadığını anlarsınız.

Sizlere tavsiye edebileceğim birkaç Bts şarkısı:
-Fire (2016)
-Dope (2015)
-Danger (2014)
-War of Hormone (2014)
-Just One Day (2014)
-Boy in Love (2014)
-N.O (2013)


2)GOT7



Son yıllarda kendini ön plana çıkarmayı başarabilmiş bir diğer JYP grubu;Got7.Grup üyeleri Hong Kong,Amerika,Tayland,Çin ve Kore gibi karma ülkelerden seçilmiş.Bana göre bu bir artı değil.Üyeler içinde Korece bilenler az ve bu birbirleriyle iletişimi çok daha zor bir hale getiriyor.Arada Tv programlarında denk geliyorum,bazı üyeler Korece'ye özgü şakaları anlayamadığı için sürekli alaya alınıyor.

Grup 7 üyeden oluşsa da başta 5 üye ile çıkış yapılması planlanıyordu.Çıkışlarını ise 2014 yılında Girls Girls Girls yaptılar.

Asıl başarılarını 2015 yılında yayınlanan Just Right şarkısıyla gösterdiler.Bu şarkı ile Bilboard Dünya Dijital Şarkılar listesinde 2 hafta boyunca ilk üçte kalmayı başardılar.

Grubun lideri Jaebum (JB) Dream High 2 dizisinde başrolü oynamıştır.

Bu grubun benim sevdiğim iki şarkısı var:Just Right ve If You Do.Just Right'ın klibini mutlaka izlemelisiniz.Çok tatliş bir klip olmuş.


3)INFINITE



Wooliment Entertainment'ın erkek grubu.Çıkışlarını 2010 yılında yapmış olsalarda benim gözümde yeni yeni yükselişe geçtiler.

Çıkışlarını Come Back Again şarkısı ile yaptılar.Çok da dinlenesi bir müzik değil,o yüzden hiç kendinizi yorup 'Neymiş bakalım bu?' demeyin.

Nam Woo Hyun ve Lee Seung Yeol'u High School Love On dizisinden tanıyoruz.Senaristler sonlara doğru biraz sapıtsa da gene de izlenebilecek güzel bir dizi.

Grup 7 üyeden oluşuyor.En büyük üye 1989 doğumlu aynı zamanda grubun lideri olan Kim Sung Kyu.

7 üyenin yedisi de mükemmel dans ediyor.Aralarında müthiş bir senkronizasyon var.Özellikle Btd adlı şarkılarında 'Scorpion Dance' (Akrep Dansı) olarak adlandırılan bir dans var ki kimse yapmayı başaramıyor.Klipte tam görülmüyor,merak ederseniz live videolarına bakabilirsiniz.

Infinite ile ilgili Y'tube'da Türkçe altyazılı Rookie King videoları var.15 bölümden oluşuyor.Hem Infinite'i tanımak hem de zaman geçirmek için izlenebilir.

Tavsiye edebileceğim Infinite şarkıları;
-Bad (2015)
-Dilemma (2015)
-Back (2014)
-Paradise (2011)


4)WINNER

 

YG,Bigbang'den sonra çıkaracağı ilk erkek grubu için stajerlerini A ve B takımı olarak ayırdı.Yapılan halk oylamasıyla kazanan A Takımı oldu ve Winner ismini almaya hak kazandı.

Grup çıkışını 2013 yılında Empty şarkısıyla gerçekleştirdi.

Grup 5 üyeden oluşuyor.Grubun en büyük üyesi 1991,en küçük üyesi 1994 doğumlu.

YG'den çıkış yapan grup olmaya hak kazanmak için A ve B takımının verdiği mücadeleler Who is Next:Win adlı programda gösteriliyor.Türkçe çevirisi de var aynı zamanda.Ben de izlemedim fakat boş bir zamanda izlemeye çalışacağım.

Tavsiye edebileceğim Winner şarkıları Empty,Colors ve I am Young.I am Young şarkısının klibini izlemenizi özellikle tavsiye ediyorum.Maknae Taehyun'un performansını zirveye taşıdığı mükemmel bir video.


5)IKON



Yukarıda YG'nin bir trolleme yaparak stajyerleri A ve B takımına ayırdığından bahsettik.Merak ettiniz değil mi B takımı kimdi diye.İşte kazanamayan B takımı.

Chanwoo'nun da gruba katılmasıyla 7 kişi olarak 2015 yılında çıkışlarını yaptılar.

Grubun çıkış şarkısı My Type.Bu şarkı hariç diğer bütün şarkılarını sevdiğim bir grup.Hem de en çaylak grup olmalarına rağmen.

Grubun en büyük üyesi 1994 doğumlu Kim Jin Hwan,en küçük üyesi ise 1998 doğumlu Chanwoo.BOF ve The Heirs dizilerinde Lee Min Ho'nun küçüklüğünü canlandırmıştır aynı zamanda.

Tavsiye edebileceğim Ikon şarkıları;Rhythm Ta ve Apology.




Bu velede ayrı bir parantez açmak istiyorum.Çocukta GD'nin geleceği var resmen.Marjinal bir kişiliği var ve bu marjinallik zorlama bir marjinallik değil(çok marjinalli bir cümle oldu ^^).Ikon'un ana rapper'ı.Amerika'dan gelmiş.Korece adı Kim Ji Won,sahne adı Bobby.Show Me The Money 3 kazananı aynı zamanda.Kabul etmek istemesemde küçükten bir hayranlık besliyor olabilirim.

Dipnot:Ikon üyeleri B.I ve Bobby'nin katıldığı Running Man bölümünü mutlaka izlemelisiniz.

Sizin bu gruplar hakkındaki düşünceleriniz neler?






11 Temmuz 2016 Pazartesi

Dayımlar Gelmiş!


Bayramdan birkaç gün önce Eskişehir'den dayımlar geldi.Hepsini çok severim lakin 'Aaa!Gelmişler mi?Çok sevindim.' diyemedim.Nedeni ise dayımgille yıllardan beri bir türlü samimi olamayışımız.

Allah razı olsun,dayım her zaman sorar,'Harçlığın var mı,bir şeye ihtiyacın var mı?' diye.Fakat şu geçen 10 sene boyunca,samimi bir şekilde muhabbet etmişliğimiz yoktur.Beni istemeden kasıntı bir kibarlığa iter sürekli.Sanki ben iyi bir aile terbiyesinden yoksunmuşum gibi. 'Aptal bu ya!' 'Aptal mı?SeRa,hiç yakışıyor mu böyle kelimeler sana.' Dayıcığım,şu yaşa gelmişim,neyin iyi neyin kötü olduğunu az çok biliyorum.Bırak da bazı şeylere kendim karar verebileyim.

Yengem ve kuzenim paylaşmayı hiç sevemedi şu zamana kadar.Bir eşyayı ödünç almak istediğimde binbir yüz ifadesiyle karşılaşırım.Zevk duydukları en büyük aktivite ise;insanların zayıflıklarını sürekli alaya almak...

İkisi birlikte bir mağazaya girer,o giysiyi denerler,bu maskeyi alırlar fakat benimle hiçbir şeye bakmazlar.Sadece benimle değil kimseyle bakmazlar.Kısmi bir egoistlik söz konusu benliklerinde.

Dayımla herhangi bir konuda muhabbete girişiriz.Birden muhabbetin ortasında çekip gider.Karakter meselesi belki de.Ancak benim hoşuma gitmiyor bu tip davranışlar.

Belki bencillik ediyorum ya da yanlış bir kanıdayım,bilemeyeceğim.Ama ben ailem dediğim kişilerle samimi olmak isterim.Zorunlu bir kibarlığın olmadığı ortamda doyasıya muhabbet etmek isterim.Umarım bu dileğimi gerçekleştirmek bir gün nasip olur.

10 Temmuz 2016 Pazar

Tanıyalım:Yoon Eun Hye


Bugün,ünü dünyaya yayılmış,oynadığı dizileriyle kalbimizi fethetmiş güzel oyuncu Yoon Eun Hye'den bahsedeceğiz...


  • Yoon Eun Hye G-Dragon ile birlikte Güney Kore'nin moda ikonu olarak biliniyor;


  • Üniversite eğitimini turizm üzerine alan güzel oyuncu 2006 yılında oynadığı dizisiyle şov dünyasına ilk adımını atmış oldu.(Nonstop 6)
  • Aktrisimizin şuan ki yaşı 32,burcu ise terazi.
  • 1999 yılında 'Baby Vox' adlı bir kız grubunun üyesiydi.2005'te grubun dağılmasıyla Yoon Eun Hye gruptan ayrıldı ve oyunculuk kariyerine devam etti.2005'teki Yoon Eun Hye'yi merak edenlere;

  • 2006'da Kim Joong Kook'un Saying I Love You şarkısının klibinde oynadı.
  • 2006 yılında rol aldığı 'Goong' dizisiyle kendini birçok kesime sevdirdi ve bu dizi o yılın en çok izlenen dizisi haline geldi.(G-Dragon'un o zamanlar en sevdiği diziymiş)
  • Running Man'in üyelerinden Kim Joong Kook'un yegane aşkı olarak da biliniyor.
  • 2010'da ise 2PM'in Tic Toc adlı şarkının klibinde rol oynadı.
  • Mektup yazmak,Yoon Eun Hye'nin en çok sevdiği aktivitelerden bir tanesi.
  • Lee Min Ho'nun 2010 yılındaki dizisi 'Personal Taste'ye konuk oyuncu olarak katıldı.
  • Aktrisimiz güzel olduğu kadar iyi bir kalbe de sahip.Oyuncu bugüne kadar birçok hayır işinde bulunmuş ve yüklü miktarda bağışlar yapmıştır.
  • 2012'de oynadığı I Miss You dizisiyle bütün ödülleri silip süpürmeyi başardı.
  • Aynı yıl içinde 'The Knitting' adlı kısa filmin yönetmenliğini yaptı.
  • Oyuncunun bilinen en ünlü dizileri;Goong (2006),Coffee Prince (2007),My Fair Lady (2009),Lie To Me (2011),I Miss You (2012),Marry Him If You Dare (2013)'dür.
  • Yoon Eun Hye lanet olarak gördüğü bir özelliğini şöyle dile getirmiştir:'Başrolü paylaştığım erkek oyuncular,benimle çalıştıktan hemen sonra orduya katılıyor.'
  • Yoon Eun Hye şu ana kadar toplam 25 reklam filminde oynamıştır.
  • 2014 yılında 'Chronicle of a Blood Merchant' filminde Ha Ji Won'un yanında yardımcı başrolü oynamıştır.Film için geçirdiği evrim ise inanılmaz;
  • Oyuncunun rol aldığı en son yapım 2016 yılındaki 'After Love' adlı filmdir.(Park Shi Hoo ile beraber)
afiş bana Aynı Yıldızın Altında filminin afişini anımsattı

  • Yoon Eun Hye aynı zamanda vücuduyla göz dolduran seksi bir model;







Sizin Yoon Eun Hye hakkındaki düşünceleriniz neler?

Not:Bazı fotoğraflar yeppuda! 'dan alıntıdır.

Zirveye Tırmanan Trt1 Dizileri


Trt 1 yayına koyduğu dizileriyle son üç yılın en büyük yükselişini gösterdi.Özellikle tarihi dizileriyle.Başta Diriliş olmak üzere Filinta,Sevda Kuşun Kanadında ve daha nicesi.Tarihi dizilerin yanında komedi türündeki dizileriyle ön plana çıkıyor Trt 1.Kore dizisi 'What Happens to My Family'den uyarlama Baba Candır,reytingleri tavan yapmış komedi türünün en önemli dizisi.

Dizi oyuncuları bir Beren Saat ya da Burak Özçivit olmasa da,gene de hatırı sayılır kişiler.Yüzünü görmediğim oyuncuların bile başrolde görmüşlüğüm var ama.Oyunculardaki potansiyeli erken mi fark ediyorlar ne yapıyorlar bilmiyorum.Ünlü oyuncuları dizilerde oynatmak reytingler için en büyük koz olsa da bu bile yetmeyebiliyor bazen.Trt 1 bunu başardı.Bana göre Trt 1'in en büyük artısı kaliteli bir senarist kadrosuna sahip olması.

Dizileri bu kadar izlenesi yapan diğer bir faktör devam ettirilemeyen kurgunun gereksiz şekilde uzatılmaması.Bölümleri aşırılaştırılmış ve sıkıcılaşmış hiçbir Trt dizisine rastlamadım.En azından Fox dizileri gibi değil.Örneğin bizi illalah ettiren ve 'Bitsin artık!' dediğimiz Kiraz Mevsimi.Ya da ana olaydan tamamen saptırılmış,bütün oyuncuları birbirine aşık olacak kadar vakit geçirmiş O Hayat Benim.Geçenlerde rastladım,sezon finali diye fragmanı yayınlandı.Ne diyelim,daha nice sezon finallerine (!) inşallah.

Bence Trt 1 dizi kurgularını bu şekilde devam ettirmeyi başarabilirse,ünlü oyuncuları da kadrosuna katıp daha iyilerini başarabilir.


9 Temmuz 2016 Cumartesi

Mersin/Susankent'e Yolculuk

Bayram tatilinde Mersin'de Susankent adlı bir tatil köyüne gittik.O kadar ferah bir tatil köyüydü ki.Çok fazla insan yok,internet yok (bazen bu durum yüzünden sıkıntı çekmiş olabilirim :),sadece siz ve sevdikleriniz var.Sevdiklerim demişken bu tatile babamgili ekerek geldim aslında (hiçbir vicdan azabı duymaksızın).Dayımgil çok ısrar etti,ben de biraz kafam dağılsın bari,dedim.İyi ki gelmişim.

Dayım sürekli söylendi durdu:'Niye girmiyorsun denize,o kadar yolu boşa mı geldin...' falan diye.Kimseyi inandıramıyorum denizi sevmediğimi.Yanlış.Denizi severim.Sadece denizle haşır neşir olmayı sevmiyorum.İlk gün o hatayı yapıp denize girdim ve saniyesinde pişman oldum.Tuzlu su o kadar ağırdı ki (sanki değişecekmiş gibi) gözlerim sanki bir alev huzmesi tarafından tutuşturulmuştu.Oraya buraya giren kumlardan söz etmiyorum bile.Şezlonga uzanıp kitabımı okumak en güzeliydi bana göre.İnsanların şu bakışlarını da görmezden geldim haliyle:''Denize gelmiş kitap okuyor,hahaha!''


Denize giden yol manzaramız:




İsmini duyduğum fakat kendisini hiç görmediğim bir çiçek:Zakkum




Cennet-Cehenneme gittik.Toplam 452 basamak,bunu gidiş dönüş hesapla toplam 904 basamak.Keşke yolun yarısında pes etseydik...


fotoğraf içten bir görünüm


Bayram kahvaltısını yengemin kardeşi ve diğer aile üyeleriyle yaptık.Kahvaltıyı yapması güzel fakat bulaşığını yıkamak (elde) o kadar da güzel değildi.Sevda Ablagilde klima olmayınca,sırtımızdan oluk oluk terler akarken yıkadık bulaşıkları.

Kaldığımız evi 4 günlüğüne tuttuk.Günlüğü 150 liraydı.Elektiriği-suyuyla birlikte 700 liraya mal oldu.Fakat daha fazla bile olsa değerdi.Yıllardır görmediğim o serin maviliğe yeniden kavuşmak tarifi imkansız bir duygu...Her dalga sesi dünyanın en güzel melodisi kumlar ise onlara eşlik eden müzik aletleriydi sanki...

Bir yaz ayınıda geçirdik,iyisiyle kötüsüyle.Deniziyle,kumuyla,insanıyla güzel Susankent'im,umarım seneye de güzelce ağırlarsın bizleri.


8 Temmuz 2016 Cuma

Yabancı Arkadaş Trafiği


İnterpals sayesinde edindiğim birçok yabancı arkadaşım oldu.Bazılarıyla başta çok güzel sohbetler etsek de,sonradan sapıtmaya başlayanı da bir hayli fazlaydı.

Polonyalı bir arkadaşım vardı.Uzun süre konuştuk birbirimizle.Bir süre sonra sürekli aynı şeyleri sormaya devam etti:'Erkek arkadaşın var mı?Neden yok?Olmasını istemez misin'.'Yok,ben bu aralar bir ilişki istemiyorum.'diyorum.'Senin için iyi olmaz mı,Yalnız hisset miyor musun?' Bunun niyetini anladım ben fakat bozuntuya vermedim.Bir gün mesaj atmış:'Senden çok hoşlanıyorum,seni görmek istiyorum,lütfen benimle birlikte ol.' Yav kardeş,sen beni ne kadar zamandır tanıyorsun da seviyorsun?

Bir ara konuşurken birbirimize adreslerimizi vermiştik.Hani olur da bir hediye falan göndeririz diye.Adam iyice çığrından çıktı.Bana dünyanın öbür ucundan her ay hediye göndermeye başladı.Ben de engelledim.Benim çok sevdiğim bir abim TNT'de çalışıyor.'SeRa,seninki pes etmiyor valla.Geriye gönderdiğimiz hediyelerin haddi hesabı yok.' dedi.

Bir süre göndermedi,dedim kurtulduk.Derken geçenlerde gene göndermiş.Umarım bu son olur.Bakarsınız bir Polonyalı ile evlenirim :)

Başta çok güzel geliyordu birçok yabancı arkadaşımın olması.Fakat şu yaşadığım olaylar beni ister istemez daha temkinli biri olmaya itti.

Anlatmak istediğim şu;yabancı arkadaşlar edinmek,onların kültürlerini öğrenmek istiyoruz.Özellikle Kore dizileri izleyenlerde bu istek daha aşırı bir hal alıyor.Ancak yabancı arkadaşlar edinirken dikkatli olmakta fayda var.Benim tavsiyem,çok ama çok sevdiğiniz birkaç arkadaşınızla samimiyeti ilerletin.Mümkünse adresinizi de kolay kolay vermeyin :)

4 Temmuz 2016 Pazartesi

Sahuru mu Özleyeceğiz?


Bir Ramazan'ın da sonunu getirdik Allah'ın izniyle.Sonunu getirdik derken yanlış anlaşılmasın,hayırlısı ile sonunu getirdik anlamın da söylüyorum.İlk birkaç gün haliyle zor geçti,alışmaya çalıştık sonra 'Amannn!Ne tutacağım!' dedik.Daha sonra pişman olup Allah'tan af diledik.

Ramazan'da bize en zor gelen şey sahura kalkmaktı.Özellikle ilk zamanlar.Gözümüz bi' Doktorlar'ı aramadı değil o zamanlar.Klasik düzenimizden sıyrılıp yeni bir düzen yaratmaya çalıştık(her Ramazan olduğu gibi).Başlarda gece yatıp sahura kalkmaya çalıştık,o gözleri mahmur halimizle ne kadar tıkınabilirsek tıkındık.

Sahura kalkmak ne kadar zorsa,o uykulu halimizle sofrayı toplamak daha da zordu.Tıka basa doyup üstüne de susamayayım diye litrelerce su içince,toplamayı geç insanın hareket edesi bile gelmiyordu.

3-4 gün sonra eski Ramazan düzeni oluştu tabii.Bu vakitten sonrasını 'dizi time' olarak adlandırdık ve sabahın ilk ışıklarına kadar dizilerimizi izledik.Haliyle öğlen 1-2 'de uyanırdık.Mutfağa gitmek bir zulümdü artık.Aslında bütün evin odalarına girip çıkmak bir zulümdü.Bu vesileyle uyandığımız anda dizimize kaldığımız yerden devam ettik.

Biz de gelenektir.Ramazan'a girdiğimizde mutlaka 3-4 gün internet kesilir.Ben alıştım tabii bu düzene.O 3-4 gün boyunca NtvSpor'a sarar,Türkiye'nin hangi branşta kaç tane hazırlık maçı,kaç tane turnuva maçı var,hepsini hatim ederdim.O yetmez,gece yayınlanan tekrarlarını da izlerdim (ya kaçırdığım bir yer varsa?).

Bir Ramazan'da böyle geçti gitti.Seneye tutabileceğimizin garantisi yok ancak nice Ya Şehr-i Ramazanlar'a inşallah...




3 Temmuz 2016 Pazar

Tanıyalım:Jang Geuk Suk




K-Drama'nın ünlü aktörü Jang Geuk Suk ile karşınızdayız.İlk kez You Are Beautiful dizisinde izlediğim ve hemen aşık olduğum mükemmel bir aktör :) İsterseniz aktörümüzü yavaştan tanımaya başlayalım;



  • Jang Geuk Suk 6 yaşında modellik kariyerine başladı.4 yıl sonra ise oynayacağı birçok diziden ilkine adım atmış oldu.
  • İlk oynadığı dizi 1997'de çekilen bir diziydi (Geuk Suk daha 10 yaşındaydı)
  • Asya'nın prensi olarak bilinen aktörümüz şuan 29 yaşında.
  • Oynadığı toplam dizilerin sayısı 23,filmlerin sayısı 11'dir.
  • Asıl başarısını You Are Beautiful dizisiyle yakalayan ünlü aktör,en son bu yıl içinde çektiği 'Daebak' dizisiyle biliniyor.
  • Yemek yapmakla arası çok iyi olan aktörün çıkardığı bir yemek kitabı bile var!
  • 'Bir Kız İçin Aptala Dönebilecek Aktörler' oylamasında birinci seçilmiştir.(ikinci Lee Joong Gi)
  • You Are Beautiful dizisinden sonra çektiği Mary Stayed Out All Night dizisiyle birçok ödülü silip süpürmeyi başardı.
  • 2011 yılında Tayvan'da en çok aranan Koreli olarak Yahoo! tarafından ödüle layık görüldü.
  • 2012 yılında Japon Altın Disk Ödülleri'nde En İyi 3 Sanatçı'dan biri olarak ödül almaya hak kazandı.(2PM ve B2ST ile beraber.)
  • Aktörün bu yıla kadar çıkardığı birçok albüm ve single'ı var.
  • Aktörün en ünlü dizileri;You Are Beautiful (2009),Mary Stayed Out All Night (2010),Love Rain (2012),Pretty Man (2013),Daebak (2016)'dır.

Jang Geuk Suk'un Baby and I filmini izlemiştim.Doğrusunu söylemek gerekirse berbattı.Çok saçma diyaloglara ve olay örgüsüne sahipti.Yukarıda da belirttiğim gibi ilk izlediğim dizisi You Are Beautiful'du.Ağladığı sahnelerde onunla birlikte ben de ağladım :( Bakınız:



Love Rain izleme listemde.7.bölüme kadar izlemiştim 2-3 sene önce fakat yarım bırakmak zorunda kaldım.İzlediğim zaman ayrıntılı bir post yazacağım inşallah. (İZLEMEDİ)

Beethoven Virus'u izlemek istedim lakin Geuk Suk'un ikinci adam olduğunu öğrenince hemen listemden çıkardım.Fakat 2008'deki Geuk Suk'u merak ederseniz:

Adam gram değişmemiş :)

Aktörümüzün bebişlerle arasıda pek bir iyi :)







Sizin Jang Geuk Suk hakkındaki düşünceleriniz neler?

İzlenesi K-pop Klipleri 2

İzlenesi K-Pop kliplerinin ikinci partı ile karşınızdayız.İlk paylaştığım şu posttaki şarkıları,şarkıların kliplerini ne kadar beğendiniz bilmiyorum lakin bu yazımı daha özenle hazırladım.Birinci yazıdaki klipler ve şarkıları benim en çok sevdiğim kliplerdi.Bu post ise benim sevdiklerimle beraber,sizin sevdiğiniz K-Pop kliplerinden de fikirler alınarak hazırlandı.Ne demek istiyorum?K-Pop hayranı birçok arkadaşım ve takipçiler arasında oylama yaparak karar verildi bu duruma.İnşallah beğeneceğinizi umuyoruz.

Hazırsak buyrun başlayalım:

1)Exo-Overdose




Yakışıklı olduğu kadar yetenekli olan erkek grubu Exo'nun bu klibini izlemeye doyamayacaksınız.



2)CNBLUE-Cant Stop



Mükemmel klip koreografisiyle Cnblue,sizlere müthiş bir müzik ziyafeti sunuyor.



3)Bigbang-Sober


Bigbang'ı hiç bu kadar çocuksu görmemiştiniz...


4)4Minute-Crazy






Delirtmek onların elinde!Hyuna'lı 4minute üyeleri,sahneye sığmıyorlar!



5)Girls Generation-The Boys Out


Birbirinden güzel bu dokuz kızımızla iyi eğlenceler!



6)Hyuna-Roll Deep




Güzel Hyuna bu kliple seksiliğiyle göz dolduruyor.


7)f(x)-Electrick Shock


f(x) tarafından 'şok'lanmaya hazır mısınız?!







2 Temmuz 2016 Cumartesi

Çaylak Oyuncudan Mükemmel Bir Yapım:The Magician 2015


Kore film sektöründe yavaş yavaş iyileşme belirtileri görülmeye başlandı.Bunun kanıtlarından biri ise The Magician.Çaylak Yoo Seung Hoo'nun profesyonel anlamda oynadığı ilk başrol filmi.Baş aktrisimiz ise Go Ara.


Konusundan bahsedecek olursak;

Yoo Seung Ho,Joseon Hanedanlığı döneminde halkı eğlendiren ünlü bir sihirbazdır.Joseon Hanedanlığı Çin'e boyun eğmek zorunda bırakılmıştır bu yüzden Joseon Kralı kızını Çin Kralı ile evlendirmek zorundadır.Joseon Kralı ise bunu istememektedir;bu vesileyle uzak akrabalarının kızlarından birini (Go Ara) kızı olarak göstererek Çin Kralı ile evlendirecektir.Çin'e yapılan yolculukta kısa bir konaklama zamanında Seung Ho ile Go Ara karşılaşır ve yavaş yavaş birbirlerine aşık olmaya başlarlar.


Yoo Seung Hoo'yu I Miss You'da izlemiş,'Bu çocukta iş var.' demiştim.Haklı çıktığım içinse fena halde mutluyum.Başrolü Park Min Young ile paylaştığı Remember'ı izlemedim lakin eleştiriler olumlu yöndeydi.Bu filmle ise Yoo Seung Ho deyim yerindeyse devleşmiş.


Film hakkındaki yorumlarım;,
  • Öncelikle filmi altyazılı izlemelisiniz.Dublajlı halinin bu kadar çekici olduğundan şüpheliyim.
  • Standartların üstünde bir film olduğunu söyleyebilirim.Asya filmlerini çöpten farksız bulurum genelde lakin Yoo Seung Hoo filmi bir üst seviyeye taşımayı başarmış.
  • Film 2 saat ve ister istemez değişmeyen bir durağanlık var.Buna rağmen filmin sizi çeken bir yönü de var bu yüzden bırakamıyorsunuz.
  • Yoo Seung Ho ile Go Ara uyumuna bayıldım.
  • Go Ara'yı ilk defa izledim ve oyunculuğunu çok beğendim.
  • Yoo Seung Hoo rolüne müthiş bir aşkla bağlanmış.Adam sihirbaz olarak doğmuş sanki.
  • Bazı sahneler ziyadesiyle mübağalaydı.Joseon dönemi sihirbazlıklarının bu kadar ileri bir seviyede olduğunu pek sanmıyorum.
  • Filmde hoşuma giden repliklerden bir tanesi de Go Ara'nın şu repliğiydi:''Meraklı gözlerin olmadığı,kimsenin kimseyi satmadığı ve kimsenin beni yargılamadığı bir dünya istiyorum.''
  • Filmde Yoo Seung Hoo'nun saçlarına sinir olabilirsiniz (sizi suçlamam).Özellikle sağ gözüne indirilmiş perçemine.Özel bir nedeni var aslında.Bunu da film ilerledikçe anlayacaksınız.
  • Filmin final sahnesini hala kavrayabilmiş değilim.Eğer anlayan izleyicilerimiz olursa beni de bilgilendirsin lütfen :)
  • Bir insan bu kadar güzel gülebilir.Sırf bu gülüş için filmi yeniden izleyebilirim.Bakınız:









Filmi izlememek büyük bir kayıp değil ancak izlerseniz de pişman olmazsınız.Filmi izleyenleri aşağıdaki spoiler kısmına alalım :)


Not:Bu bölümden sonrası spoiler içerir.


  • En çok güldüğüm sahne ikisinin yokuş aşağı yuvarlandıktan sonra Go Ara'nın Seung Hoo'ya arkadan arkadan kafa atmaya çalışmasıydı.
  • Saçmalık olarak nitelendirdiğim yerlerden biri de görme engelli noona'nın sanki her şeyi görüyormuşcasına tavırlar sergilemesiydi.
  • Yan roldeki ikinci sihirbazdan nefret ettim.Allah'tan öldürdüler adamı da içim bir parça rahatladı.
  • Film mutsuz bir sonla bitseydi eğer filmi bu kadar göklere çıkaracağımı pek düşünmüyorum.
  • Final o kadar gayrimuayyen ki yorum bile yapamıyorum.


Sonuç olarak güzel film fakat burada filmden ziyade Yoo Seung Ho ön plana çıkmış.Yoo Seung Hoo'yu izlemiş olmak için bile izleyebilirsiniz.Film izlerseniz eğer buradayım,yorumlarınızı bekliyorum :)

Tanıyalım:Park Yoo Chun



İki gündür ne hakkında yazsam diye düşünürken,ünlü K-Drama oyuncularının kısa tanıtımlarını teker teker paylaşımlar şeklinde yapmayı düşündüm.İlk paylaşımıma ise bu aralar gündemi fazlasıyla meşgul eden Park Yoochun ile başlayayım dedim.


Park Yoochun,JYJ grubunun eski üyesiydi Daha sonra gruptan ayrılarak oyunculuk kariyerine devam etmek istedi.İyi ki de böyle bir karar vermiş.Şu zamana kadar oynadığı dizilerin kalitesinin eleştirisi bile mümkün değil.Fakat son zamanlarda yaşadığı birtakım olaylar kariyerine gölge düşürmekten başka bir işe yaramadı maalesef.Buna yazımızın devamında ayrıntılı olarak değineceğiz.



  • Sahne adı Micky Yoochun(Amerikan ismi aynı zamanda).Micky Korece'de gizli silah demek.
  • Ünlü aktörümüzün şuan ki yaşı 30.
  • Aktör 2010 yılında oynadığı Sungkyunkwan Scandal dizisiyle asıl başarısını yakalamıştır.(önceki dizilerine değinmenin pek bir lüzumu yok)
  • 2011 yılında Miss Reply dizisni çekmiş,dizi çoğu kesim tarafından sevilmiştir.
  • Zirveye oynadığı dizileri ise 2012 yılındaki Rooftop Prince ve I Miss You'dur.
  • 2014 yılında çektiği 3 Days isimli dizisi öncekiler kadar sevilmese de elle tutulur bir başarı yakalamıştır.
  • 2015 yılında ve askere gitmeden önce çektiği son dizisi ise The Girl Who Can See Smells'tir ve eleştirmenler tarafından iyi bir not almayı başarmıştır.


Park Yoochun askerlik görevini devam ettirirken iken 4 ayrı kadın tarafından cinsel saldırı suçlamasıyla açığa alındı.Karakolda ifade verdi fakat bu olay aktörün parlak kariyerine leke sürmekten başka bir işe yaramadı.Ajansının yaptığı açıklamaya göre Park Yoochun artık eskisi gibi olamaz.Umarım bu demek değildir ki bir daha o güzel yüzü dizilerde göremeyeceğiz.


Başta Soong Joong Ki ile yetişkin barına gitmesiyle netizenler tarafından ağır bir eleştiriye maruz kaldı.Daha sonra bu saldırı olayı baş gösterdi.Ben doğru olmasını istemiyorum ve zannımca bir aktör (özellikle ünü bütün Asya'ya yayılmış bir aktör) böyle durumların içine düşmekten kendini sakınır,sakınmalıdır da.O yüzden bu olaylar bana pek gerçekçi gelmedi.Ben isterim ki suçlamalar düşsün ve askerden döndükten sonra oynadığı o müthiş dizileriyle bizi eğlendirmeye devam etsin.